4 Eylül 2014 Perşembe

Köyde Böcek Olmak

karınca
Tarlada Karınca Yuvası
Bír sabah huzursuz düşlerimden uyanıp bir türlü kalkamadığım yatağımda kendimi böceğe dönüşmüş halde buldum sanmayın, tıpkı Kafka’nın Dönüşüm adlı öyküsünün kahramanı Gregor Samsa’nın başına geldiği gibi. Sadece şehir hayatında uzaylı muamelesi yaptığımız böcekle köydeki böcek arasındaki farka değinmek istiyorum.

Tarlada ilk defa bamya toplarken etrafta koparılmayı bekleyen bamyalara değil yere de bakmayı akıl ettiğimde inanılmaz bir haşerat trafiğiyle karşılaştım. Yerde çoğunu tanımadığım bir sürü böcek, sinek, çekirge, örümcek, karınca ve benzeri hayvancık telaş halinde bir yerden bir yere gidiyorlardı. O kadar hızlı ve seri hareket ediyorlardı ki gözümle takip etmekte zorlandım. Hemen ayağımın dibinde dolanan onca börtü böceğin beni hiç rahatsız etmediğini fark ettiğimde ise bu sefer kendime şaşırdım çünkü şehir hayatında ev ortamında göreceğim bir minik yabancı normal şartlar altında seferberlik ilan etme sebebiydi benim için. Sanırım doğru yerde, doğru zamanda görülen böceğin yarattığı etkiyle yanlış mekan tercihinde bulunmuş bir böceğin yarattığı etki farklı oluyor.


bamya
Topladığınız Bamya İle Birlikte Eve Gelmesi Muhtemel Böcek
Köyde böcek olmakla şehirde böcek olmak bu bakımdan son derece değişik etkilere sahip. Ne var ki köyde tanıştığım kıstırgeçin yaşattığı duygular hayli karmaşıktı.
Bir gün hiç beklenmedik bir anda kesişti yollarımız her ikimiz için de pek hoş bir karşılaşma değildi doğrusu. Tarlaya gitmezden evvel aceleyle giydiğim botlarımı ilk defa kontrol etmeden ayağıma geçirmiştim ve o can yakıcı durumla karşılaştım. Kıstırgeç diye bilinen bu 'gececil' yani gecelerini aktif olarak gündüzlerini ise istirahatle geçiren, arkasında bulunan kıskaç gibi kuyruğundan ötürü adıyla müsemma böcek, gündüz gözüyle en ideal yerin botlarımın içi olduğunu düşünmüş keyfine bakıyordu. Yaşadığı hayati tehlikeyi fark edince de tüm gücüyle savunmaya geçmekte tereddüt etmedi. Aklıma akrep olması gibi daha nahoş bir ihtimal geldiğinden muhatabımın kıstırgeç olduğunu gördüğümde duyduğum acıyı unutuverdim.

Köyde ev ortamında böcek görmek şehirdekine oranla çok daha yüksek bir ihtimal, böceğin kendisi gelmese bile siz onu bir şekilde eve getiriyorsunuz. Ayrıca böcek çeşitliliği de son derece zengin. Hem çeşit bol hem popülasyon geniş olunca böcekle beslenen hayvanlara da rastlamak mümkün. Bunlardan en bilineni köyde 'mamırça' denen benim kertenkele olarak nitelediğim fakat ahalinin kertenkele olmadığına yemin billah ettiği aile arasında kulağımıza daha sevimli geldiğinden 'mamırçino' ya da kısaca 'mamır' diye gıyabında bahsettiğimiz canlı tam bir böcek avcısı, bu yüzden evlerde kendisine de sıkça rastlamak mümkün. Ayrıca mamırça evde ne böcek bulduysa yediği ve insana zarar vermediği için epey hürmet görmekte. Kendisi böcek öldürücülere gerek bırakmayan en sağlıklı ve çevre dostu böcek öldürücü.

Mamırçanın ağzını sulandıran kıstırgeç olarak bilinen, kulak böceği ya da kulağakaçan böceği diye de yaygın olarak isimlendirilen böceğinse menüsünde tarla bitkilerine zarar veren yaprak bitleri üst sıralarda yer alıyor yani kendisi de aynı zamanda yaprak biti mücadelesinde etkili bir biyolojik silah. Bu yüzden oldukça kıymetli bir yeri var gönlümde tıpkı mamırçino gibi.

 
Bu arada ayağımı kıstırıp geçen kıstırgeçi öldürüp öldürmediğim merak konusu oldu. Öldürmedim. Ayağımı kıstırması onun hayatta kalma mücadelesiydi ve bu mücadeleye sadece saygı duyulurdu.

8 yorum:

  1. 'Lider Dal'la ilgili yazında olduğu gibi bu yazında da bir şeyler öğrendim ama onun öncesinde bol salçalı bamya yemeğini ne kadar özlediğimi fark ettim. (Bu arada yazının başında adını grçirdiğin Franz Kafka'nın Dönüşüm'ü ne harika bir kitaptır!)

    Bamya toplamının ne kadar zahmetli olduğunu ve dikenlerinin elleri mahvettiğini satır aralarında gizlemişsindir belki diye baktım ama göremedim ;) Dalgan otu, tütün ve bamya toplamışlığı olan biri olarak ilk bamya toplama tecrübeni okur okumaz tüylerim diken diken oldu ;)

    Çocukluğu sokakta tızla toprakla çimenle geçen biri için böcekler de hiçbir zaman korkulacak yaratıklar olmamıştır. Kıstırgaç'ı da (biz onu hep böyle telaffuz ediyorduk) kuruyan çamaşırları katlarken karşımıza çıkan tehlikeli böcekler olarak bildik. Balkonda asılı olan çamaşırlara o kıstırgaçlar nereden nasıl geliyordu hiç anlamadım. Annem onların kulağa kaçtığını sürekli söylerdi ve görür görmez balkondan aşağıya geldiği yere gönderilirdi ;)

    En mide bulandırıcı böcek bile olsa öldürülmeyi hakettiğini düşünmüyorum. En azından ben böyle bir eylemde bulunmamayı tercih ediyorum. Eskiden 4. Kattaki evimizin mutfağında onlarca karınca olurdu. Annem önlem almadığında birçok reçelin balın yemeğin heba olduğunu hatırlıyorum. Ama hiçbir zaman o karıncalara ilaç sıkmadık; kesilmiş limon koyardı annem çıkış deliklerine veya şekerli yiyeceklerin ağzını sıkı sıkıya kapatırdı. Onların yuvalarının üzerine gelip binalar kuran bizleriz ve şimdi kalkıp onları hayatımızdan çıkartmaya üstelik öldürerek yok etmeye hakkımız yok. Bence asıl gitmesi gerekenler biziz.

    YanıtlaSil
  2. Yeryüzündeki tüm varlıklar biz bilelim ya da bilmeyelim bir amaca hizmet ediyorlar. Ne var ki bazen herşeyi bildiğimizi düşünüp ona göre karar veriyoruz ve senin de dediğin gibi asıl gitmesi gerekenler bizken yerinden yurdundan ediyoruz tüm canlıları. Yine kendimize ediyoruz aslında.

    Aydın'lı olup da bamyanın dikenini tatmayan yok sanırım :) Bamyanın Serüveni yazımda mutlaka uzun kollu giymeli ve eldiven takmalısın diye bahsetmiştim daha önce ama yeri gelmişken bir tüyo daha vereyim; toprakla ovuşturulduğunda da ellerdeki o kaşıntıyla karışık yanma hissi kayboluyor; eldivensiz toplamalardan edindiğim bir tecrübe.

    Kesilmiş limon bilgisi için de ayrıca teşekkürler, şayet mamırçino karıncalar karşısında kifayetsiz kalacak olursa mutlaka deneyeceğim.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba yine güzel bir yazı olmuş,severek okudum :)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Merhaba sevgili ilimilmek ne zamandır bu bloğu ziyaret etmek istiyordum bugüne kısmetmiş. Çok güzel bir yazı olmuş e-vrenin bamya konusunda yazdıklarına aynen katılıyorum geçen hafta köye gittiğimde bu bamya olayını bizzat yaşadım bir haftadır ellerim acıyor. görüşmek üzere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Gelincik Zamanı hoş geldiniz :)
      Bamyayı üşenmeyip mikroskopun altında inceledim, gözle görünmeyen bir sürü dikeni var uçları sipsivri olan. Sanırım bu acıların müsebbibi de onlar. Bamyayı seven dikenine katlanıyor mecbur :)

      Sil
  5. Biz o böceğe kulakböceği diyenlerdeniz. Babamın köyünde çok olurdu ve kulağa kaçınca kulağı sağır ettiği söylentilerinden ötürü 5 kızkardeş, hepimiz yatmadan önce başımızı yemeniyle bağlardık :) Görüntüsünden de hiç hoşlanmam maalesef.
    Yazıyı okuyunca, tüm böceklere sizin gibi kurban diledim içimden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında kulağa kaçarken yavrucakların amacı yumurtlayacak güvenli bir yer bulmakmış. Sanırım ne zaman yumurtladıklarını öğrenmem faydalı olacak ya da mamırçinoyu göreve davet etmek lazım :)

      Sil