3 Kasım 2015 Salı

Tarım Bölümü Öğrencisi Olmak

Tarım bölümü kitapları
Tarımla ilgili yeterince pratik yaptıktan sonra teoride de kendimi geliştirmenin fena olmayacağını düşünmeye başladım. Anadolu Üniversitesi'nin bünyesindeki Açıköğretim Fakültesi'nde Tarım Bölümü olduğunu görünce de çok sevindim. Üstelik Açıköğretim Fakültesi 2.üniversite olarak istediğiniz bölüme sınavsız kayıt yaptırma imkanı sunuyor ve daha önce okuyup başarmış olduğunuz derslerden de muafiyet talep etmenizi sağlıyor.
Geçtiğimiz eylül ayında sınavsız 2.üniversite imkanından faydalanıp Tarım Bölümü'ne kaydoldum ve öğrencilik hayatına bir hevesle yeniden atıldım. Ders kitaplarına göz gezdirirken pratikte rastlamış olduğum şeyleri görüp daha detaylı ve bilimsel araştırmalara dayalı bilgi sahibi olacak olmak beni oldukça heyecanlandırdı.
Bölümümden ve derslerimden bahsedecek olursam Tarım Bölümü 4 dönemlik bir önlisans programı ve muafiyet talebimin kabul edildiği Yabancı Dil, Türk Dili gibi dersleri saymazsak ilk iki dönem Genel Kimya, Genel Biyoloji, Genel Matematik gibi adı üstünde genel dersler ağırlıkta. 
tarım bölümü kitapları birinci dönem
Lisede Öğrenilenleri Hatırlama Zamanı
Tarımla ilgili dersler daha çok son iki dönemde yoğunlaşıyor ve hepsi de birbirinden ilginç merak uyandıran konular içeriyorlar. Özellikle 3.dönemde sorumlu olacağım Fitopatoloji ve Entomoloji derslerinin adları kadar içerikleri de oldukça ilginç. Entomoloji dersi böcek türleri ve genel özelliklerini, Fitopatoloji de bitkide oluşabilecek hastalık ve bu hastalıklarla mücadele yöntemlerini konu ediniyor. Her ne kadar bu iki ders özellikle ilgimi çekse de bölüm derslerinin her biri oldukça ilgi çekici ve tarımsal faaliyetle meşgul kişilerin işine yarayacak bilgiler içeriyor. 
açıköğretim tarım bölümü
İlk Dönem Sorumlu Olduğum Dersler
Açıköğretim bürosunda kaydınızı yaptırırken okuyacak olduğunuz dönemin ders kitaplarını da ücretsiz olarak temin edebiliyorsunuz. Bunun yanında fakültenin internet sitesinden kendi bölümünüzün tüm ders kitaplarına pdf dosyası olarak da ulaşabiliyorsunuz. Aynı zamanda öğrenme ortamlarında deneme sınavlarına katılabiliyor ders videolarını izleyebiliyorsunuz. Her ne kadar ortada okul, amfi, sınıf arkadaşları, erken gidip kapılması gereken ön sıralar olmadığı için kendimi tam olarak öğrenci gibi hissedemesem de yaklaşmakta olan sınav tarihi biran önce ders çalışmaya başlamam gerektiğini söylüyor.
Diplomasına sahip olduğum mesleği yapamamanın acısını yaptığım işin diplomasını alarak çıkartmayı umuyorum ve tüm öğrencilere Allah zihin açıklığı versin diyorum. 

10 Ekim 2015 Cumartesi

Eylül Ayında Atom Karınca Olmak!

Son yazımda ağustos ayında karınca olmaktan bahsetmiştim. Malum ağustos ayı hayli yoğun geçmişti, bu yoğunluk eylül ayına fazlasıyla sirayet edince karınca olmak da kifayetsiz kaldı, yazının başlığı da böylece oluşmuş oldu.
Eylül ayına Aydın'da düzenlenen mısır festivalini ziyaretle başladık. Ovanın içinde belli bir alan festivalde yer alacak ürün ve yöntemleri sergilemek için kullanılmıştı. Mısır yetiştirmeyle ilgili her türlü konuda fikir alabileceğiniz güzel bir festivaldi.
 Köyde mısır yetiştiriciliği oldukça yaygındır ve genelde iki tip mısır yetiştirilir, bunlar hayvan yemi olarak değerlendirilen silajlık mısır ve yağlık mısır da denen dane mısırdır. Silajlık mısırda mısırlar yeşilken hasat edilir, danelik mısır ise iyice kuruyup nem oranı %20'nin altına düştükten sonra hasat edilir. Mısır çeşitleri elbette bu ikisiyle sınırlı değildir, ekmeği çok istediğim fakat nasip olmayan süt mısırı bilmeyeniniz yoktur, bir de aşağıda gördüğünüz ve ticari kaygılardan bağımsız olarak kendi ihtiyacımız kadar ektiğimiz cin mısır var. Eylül ayı cin mısırın da hasat edilmeye başlandığı bir aydı. Kuruyan mısır koçanlarını koparıp etrafını saran kabuklarından sıyırdıktan sonra iyice kurumaları için koçan halinde bıraktık. Taneleyip de kurutmanın nasıl olacağını sorduğumda pek iyi olmayacağı cevabını aldım. Ayrıca iyi kurumayan cin mısırları kavurduğunuzda patlamıyorlarmış. Dolayısıyla koçan halde iyice kurutup tanelemek gerekiyormuş.
patlamış mısır
Cin mısır
Mısır kadar biber de eylül ayında gündemde olan mahsüllerden biriydi. Kış hazırlığının vazgeçilmezlerinden olan biberleri değişik şekillerde değerlendirdik. Bir kısmını sapları kesilip doğrandıktan sonra güneşte kurutup değirmende toz biber olarak öğüttürdük.
toz biber
 Acı olan küçük biberleri de yine aynı şekilde kurutup pul biber olarak değerlendirdik. Biber sezonunda değirmende yoğunluk çok oluyor ve sıra beklemeniz gerekiyor. Pul biberlik biberlerimiz fazla olmadığı için bu sırayı beklemek istemedim ve pul biberini evde robottan geçirerek yaptım. Zahmetli ve oluşan biber tozundan ötürü hayli eziyetliydi o yüzden bir dahaki sefere sabırla bekleyeceğimi düşünüyorum. Alttaki resimde pul biberlerin oluşum aşamalarını da görebilirsiniz.
kırmızı pul biber
Hazır biberlerin bol olduğu zamanda iken biber salçası yapmamak olmazdı. Bu yıl ektiğimiz biberlerin çoğunluğu tatlı biberdi dolayısıyla biber salçamız da tatlı oldu.
salça yapımı 
Biberlerin kızarması tarhana otlarının çiçeklenmesi ve sıcaklıkların düşmesi tarhana yapımına geçilebilecek olduğunun göstergeleri. Dolayısıyla köyde kış hazırlıklarının olmazsa olmazı olan tarhana yapımı için de kollar sıvandı. Aşağıdaki resimde tarhananın ilk adımını görüyorsunuz. Bu ilk aşamada tarhananın biber, domates, soğan gibi malzemeleri doğranıp kazana konuyor ve üzerlerine bütün halde tarhana otları yerleştiriliyor. Tarhana otu bu malzemeler piştikten sonra tüm halde kazandan çıkarılıyor yani geriye sadece kokusu ve aroması kalıyor.
tarhana otu
 
Hazır tarhana yapmışken farklı erzak torbası denemeleri de yapayım dedim. İşte onlardan birisi de amerikan bezi kullanarak diktiğim bu bez torba oldu.
 
bakliyat torbası
 Eylül ayının bir diğer faaliyeti ise incir hasadı oldu. Ne varki bu yıl yağışların fazla olması incirde kalite ve verimi çok olumsuz etkiledi. Çoğu incirde bereler oluşurken çürük incirin oranı da bir hayli arttı.
dalında kuruyan incir
Elhamdülillah olumsuz şartlara rağmen ağzından bal damlayanlar da yok değildi.
aydın inciri
Yeni Mahsül Kuru İncirler
İncir hasadı sona yaklaşırken ceviz hasadına bismillah dedik. Cevizleri yeşil kabuklarından ayırırken bayram öncesi ellerimize kınalarımızı da yakmış olduk. 
taze ceviz
 Tohum ayıklama işleri de bu aya damgasını vuranlardan oldu. Alttaki fotoğrafta köyde bir çok yerde özellikle de sulak arazilerde kendiliğinden yetişen hayıt bitkisinin tohumlarını görüyorsunuz. Harika renkteki çiçekleri yerini şifa kaynağı bu tohumlara bırakmış durumda.
hayıt bitkisi
Hayıt Tohumu
Hayıt tohumunu dalından sıyırması zahmetsiz kolay bir işti fakat bamya tohumlarını önce kesip sonra kırıp tanelemesi çok uğraştırdı. Kesme işlemi için budama makası kullanmam gerekti.
bamya
Yapmak istediğimiz bazı işleri ise yapamadık. Bunlardan biri de üzüm pekmeziydi. Bu yıl asmalarda üzümler az olduğundan pekmez yapabilecek miktarda üzüm elde edemedik fakat pekmezin içine konan ve pekmez toprağı olarak bilinen beyaz kili zeytinyağlı sabun yapımında kullandım, her ne kadar görüntüsü pek estetik olmasa da elleri yumuşacık yapan bir sabun oldu.

killi sabun yapımı
Zeytinyağlı Killi Sabun
Özetle eylül ayı türlü meşguliyetlerle hayli yoğun geçti, ahali ağustos ayında karınca eylül ayında atom karınca performansı sergiledi.

16 Ağustos 2015 Pazar

Ağustos Ayında Karınca Olmak!

Ağustos ayı köyde önemli bir ay. Bu ay mevsim sebzelerinin en bol olduğu zaman, hal böyle olunca kış hazırlıkları da bu ayda hız kazanıyor. Aynı zamanda yörenin önemli geçim kaynaklarından olan meşhur inciri de bu ayda kendini göstermeye başlıyor. Şu sıra bolluk denilince aklıma ilk gelen sebze ise bamya; yaz başında köyün pazarında bile kilosu 8 lira olan bamyanın fiyatı 2 liraya kadar inmiş durumda. Bamyalar çoğalınca böylesi harika çiçekler de çoğalıyor.
bamya
Güzelliğine hayran bırakan bamya çiçeği
Hızlarına yetişmesi mümkün olmayan bamyalar iki gün toplamayınca aşağıda gördüğünüz boyutlarda karşınıza çıkıyorlar.

okra
Tohuma kaçma yolunda hızla ilerleyen bamya
İki günlük arayı fırsat bilen sadece bamya değil tabiiki, kabaklar da hız kesmeden büyüyen sebzelerden.
kabak
Kabak ve Çiçeği
Bir de fazla büyümeden kalanlar var ki, şu sıcak yaz günlerinde kendilerini görmek ayrı bir mutluluk. Karpuzlarımız çok fazla büyümüyorlar ama içleri ve tatları pazarda gördüğümüz büyük karpuzlardan farksız.
bahçe karpuzu
Domatesler de şu sıralar hayli çabuk gelişiyorlar ve en bol olduğu zamanlar dolayısıyla 'ah bir kızarsa' diye heyecanla beklediklerim çoktan domates salçasına dönüştüler bile.
domates salçası
giriş-gelişme-sonuç
Domates salçası yaparım düşüncesiyle iki farklı domates ekmiştim, birisi armut domatesi diğeri ise yerli domatesti. Armut domatesinin daha az sulu olması salça için daha uygun olduğunu düşündürse de çok daha diri olduğundan ezerken zor oluyor. Bir de yerli domatesten yapılan salçanın tadının daha güzel olduğu söyleniyor. Ben her ikisini karıştırıp da yaptım. Salça yapımında da iki temel teknik kullanılıyor; biri güneşte bekletme diğeri ise kaynatma. Köyde güneşte bekletme tekniği yaygın, her iki tekniği de denemiş biri olarak, iki tekniğin harmanlanmış halini daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.
köy salçası yapımı
Ateş yandımı köz olur, köz olunca da biber patlıcan közlenir. Salçamız kaynarken biber ve patlıcanlarımızı közlemeyi ihmal etmedik.
Henüz tam salça kıvamına gelmemiş domates sosu da mutfakta önemli bir yere sahip. Aşağıda görmüş olduğunuz karede ilk defa deneyip çok sevdiğim bamya kızartmasını domates sosuyla çevrelenmiş olarak görüyorsunuz.
domates sosu
Bu yaz temmuz ve ağustos ayları beklenenden daha yağışlı geçti. Yağışın olması ise her zaman ve her mahsül için iyi olmuyor. Mesela incirler olgunlaşmalarını tamamlama aşamasında yağışla karşılaştıklarında açılmaya başlıyorlar, ahalinin tabiriyle 'gülüyorlar'.
beyaz incir
Gülen incirler
Yörede tarla tarımında önemli yeri olan ürünlerden birisi de mısır. Mısırların erken ekilenleri maksimum boya erişmiş, koçan ve dane gelişimine geçmiş durumdalar. Tabii gelişen sadece mısırlar değil aynı zamanda yabani otlar da onlarla yarışıyorlar adeta.
yağlık mısır
Velhasılı tarla sulamalarının, hasatların, kış hazırlıklarının en yoğun olduğu bu ayda ağustos böceği gibi değil karınca gibi olmak en iyisi. Bunaldığımız, yakındığımız sıcaklarınsa tıpkı incirde olduğu gibi bir çok mahsül için birer nimet olduğunu hatırda tutmak gerek.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Tarla ve Bahçelerde Karşınıza Çıkabilecekler

Tombul bir tavşan mesela her an karşınıza çıkabilir. Tavşanların hızlı olduklarını biliyordum ama bu kadar da hızlı olduklarını tahmin edemezdim. Gördüğüm tavşancık o kadar hızlıydı ki resmini çekebilmem imkansızdı, o sebeple tombik tavşanın değil ondan hayli yavaş hareket eden bir başka canlının fotoğrafıyla başlayayım.

kara kaplumbağası


Bu, fotoğraf çektirmek istemeyen kaplumbağaya tarla yolunda rastladım. Tavşan kadar olmasa da beni görünce epey hızlandı, yeterince hızlanamayacağını fark edince de gördüğünüz pozu verdi.

Bir diğer canlı ise ilk defa zeytinlikte karşılaştığım peygamberdevesi. Benimle uzunca bir müddet birlikte takıldığından onu fotoğraflaması çok kolay oldu. Eminim fotoğraf çekebilse o da beni fotoğraflardı; öylesi meraklı gözlerle bakıyordu ki köyde adet olduğu üzere bir an 'sen kimlerdensin bakem' diye soracak sandım.

peygamberdevesi
Peygamberdevesi
Yabani otlar, çiçekler de karşılaşabileceğiniz farklı güzelliklerden. Aşağıdaki tarhana otu özellikle kırlarda ve zeytinliklerde görebileceğiniz, yörenin kendine has bitkilerinden. Adından da anlaşılacağı üzere tarhana yapımında vazgeçilmezler arasında. Tarhananın domates, biber, soğan gibi pişirilen malzemeleri kazana konduğunda tarhana otu da bütün halde bu malzemelerin üzerine konur ve pişme işlemi bitince tümüyle çıkarılır. Yörenin tarhanasına özgü aroma da bu tarhana otu sayesinde ortaya çıkar.

tarhanaotu
Tarhana otu
Bir diğer bitki ise kapari diye de bilinen devegülü. Adından da anlaşılacağı üzere develerin çok sevdiği bir bitkiymiş. Hoş bir çiçeği var ve turşusu yapılan tomurcukları çok şifalı olarak biliniyor.

kapari
Kapari / Devegülü
Tarlalar ve bahçeler bir çok canlının yaşam alanı, dikkatli baktığınızda mutlaka kıyıda köşede yuvalara rastlıyorsunuz. Bazılarını görmek içinse fazla dikkatli bakmaya gerek yok gayet görünür haldeler zira.

yuva

Şirin sincapları, kurt böcek aramaya gelmiş leylekleri de tarlalarda görmeniz mümkün fakat fotoğraflamanız pek mümkün olmayabilir neyseki poz vermeyi sevenler de yok değil. Tıpkı komşunun otlamaya gelmiş bu sevimli koyunu gibi.

otlayan koyunlar

Ya da fotojeniklikte eline su dökülemeyecek bu sevimli eşşekcik gibi :)

arkadaşım eşşek

7 Nisan 2015 Salı

Zeytinliklerde Bahar

organik zeytinlik
 
Uzun ve sert geçen kışın ardından baharın gelişini hissetmeye başladık yavaş yavaş. Yavaş yavaş diyorum çünkü hala soba yakmadan durulmuyor, montlar botlar kazaklar hala kullanımda. Aslında bahardan önce gelen Leyloşlar'dan bahsedecektim ama çekmeyi umduğum yeni ve güzel fotoğraflar eşliğinde başka bir yazıya kalacaklar şimdilik.
Tarımsal faaliyetlerimizin başında organik zeytin yetiştiriciliği geliyor. Hal böyle olunca gözümüz heran zeytinliklerin üzerinde. Zeytinlikler şuaralar sadece bizim değil ahalinin de epey ilgi alanına giriyor, bunun sebebi de kavurması yapılan bilimum ot çeşidinin buralarda bulunabiliyor oluşu. Sadece ot da değil bazı yenebilir mantar türlerine de hala rastlamak mümkün. Papatya kurutmak isteyenlerin de bolca papatyayı bulabileceği bir alan zeytinlikler. O papatyaların kokusu öyle yoğun ve güzel ki insan bazen gerçek olup olmadığından şüphe ediyor.

papatya
 
Papatyaların yanı sıra gelincikler de zeytinliklerde sıkça karşınıza çıkan bahar habercilerinden. Yeri gelmişken köyde papatyaya kelçiçek, gelinciğe de kapçık dendiğini söyleyeyim. Gelinciklerin kırmızı çiçeklerini açmadan evvel toplandıklarında kavurması yapılabiliyor, ne yazık ki bu süre çok kısa olduğu için her sene kaçırıyorum, gelincik kavurması yemek bir türlü nasip olmadı şimdiye kadar.

kapcık

Zeytinliklerin bakımı için yapılması gereklerden belli başlıları budama, sürme ve çapalama. Ocak ayında budanan zeytinlikler baharın gelip otların büyümesiyle sürülmeye başlandı. Tabii toprağı sürebilmeniz için kurumuş olmasını beklemeniz gerek. Hava rüzgarlı olduğunda toprağın kuruması hızlanıyor dolayısıyla sadece güneşin çıkmasını değil rüzgarın esmesini de yağmurdan sonra gözlemlemek lazım.


zeytinağacı budaması
Budama sonrası zeytinağacı
Sürülme işlemi sadece bir kereyle kalmıyor, zeytinlikleri ara ara birkaç defa sürmek gerekiyor. Otlar sürekli büyüdüğünden hem zeytinlerin besinine ortak oluyorlar hem de hasat zamanı ot bürümüş bir zeytinlikte zeytin toplamak tahmin edilemeyecek kadar zor. Sürme işlemi traktörle yapıldığından ve sadece ağaçların arasında traktörle geçilebildiğinden ağaç diplerinin ayrıca çapalanması gerekiyor. Çapa içinse çoğunlukla insan gücüne ihtiyaç var her ne kadar çapa makinaları çıkmış olsa da.

Zeytinağaçlarına baktığımızda yaprakların arasına gizlenmiş minicik tomurcukları görmek mümkün. Bu küçücük tomurcuklar büyüyecek, çiçek açacak ve sonra meyva verecek.


zeytin tomurcuğu
Tomurcuklanan zeytin dalları
Yaz sonuna doğru kırmalık yeşil zeytin için ilk hasatlar başlayacak, sonbaharın sonuna doğru ise iyice olgunlaşmış ve renkleri yeşilden siyaha dönmüş zeytinler olacak şuan tomurcuklanan dallarda.
 
yeşil zeytin
Kasım ayında kırmalık yeşil zeytinler
Geçtiğimiz hasat dönemi iklim koşullarından ötürü verim çok düşüktü, inşallah bu sene bereketli geçer. Zeytinliklerde ilkbahar ve son durum böyle :)

marseille olive
Aralık ayında yeşilden siyaha dönen zeytinler
 

5 Şubat 2015 Perşembe

Emir Allah'ın

şaman adetleri
Komşu Köy Beyerli'de Bir Kabir

Emir Allah'ın. Köyde taziye ziyaretine -buradaki ifadesiyle ölgülüğe- gidildiğinde böyle deniyor. Belki de ölüm karşısında insanın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi; teslimiyeti vurguladığı için ilk defa duyduğumda yerinde bulmuştum böyle denmesini.

Sevdiklerinin ölümü insana her ne vakit olursa olsun vakitsiz ve erken geliyor.  Birlikte yapılacak, yaşanacak daha çok şey varken, gelecek hayallerimizin içindeki fotoğraflarda onları göreceğimizi düşündüğümüz yerler ansızın bomboş kalıyor.

Evdeki insan kalabalığı arttıkça hayat ıssızlaşıyor sanki, yavanlaşıyor. Tuhaf bir kalakalmışlık duygusu kaplıyor insanın içini, ne olacak onca hayaller, planlar, sorulacak sorular, öğrenilecek daha çok şey vardı, dinlenecek daha çok hikaye, daha çok yol vardı birlikte yürünecek.

Bugün neredeyse bir ay geçti aradan, kalabalık dağıldı, elli yılın üzerine yaşanan o soğuk kış günleri geride kaldı... Önümüz bahar, birkaç hafta sonra leylekler gelecek elektrik direklerinin üzerindeki boş yuvalar dolacak minik yavruları göreceğimiz zamanları bekleyeceğiz sonra heyecanla.

Ağaçlar, onlar da çiçeklenecekler, Onun elleriyle diktiği kimisi için 'ben göremem meyve verdiğini, siz görürsünüz' dediği ağaçlar.

Bilgisine, zekasına ve sürekli yeni şeyler öğrenme azmine hayran olduğum, hem harika bir rehber hem de yokluğunu düşünmek istemeyeceğimiz bulunmaz bir yol arkadaşı olan kayınpederim aramızda değil artık, O artık büyük sevdası toprağın bağrında şimdi.

Cennet gibi bir yerde yaşadı, dilerim ki bundan sonraki mekanı da Cennet olsun.

3 Ocak 2015 Cumartesi

Ahlat Ağacı

Didem Madak'ın sesinin tonunu emanet ettiği ağaç: Ahlat Ağacı. Onu ilk kez Ah'lar Ağacı şiiriyle tanıdım ve ilk defa köyde gördüm. Çöğür denilen acı meyvesini tatmamla şairin dizelerinin aklıma gelmesi bir oldu:


ahlat ağacı
Meyveleri tatsızdı 
Eski bir lanetten dolayı
Herkes dişlerdi acı meyvelerini,
Ve herkes söverdi ona.
Ahlat Ağacı yabani armut aslında. Her yabani tür gibi daha güçlü, ve her yabani tür gibi meyveleri daha ufak ve tatsız daha doğrusu ağız buran acı bir tada sahip. Fakat sulak yerde yetişen ahlatların meyveleri iyice olgunlaştığında tadının güzel olduğu söyleniyor.